admin
Erzincan 1. Ağır Ceza Mahkemesindeki duruşmaya, tutuklu sanıkIardan Ronald Guılle, kimi tutuksuz sanıklar ile taraf avukatları ve müşteki yakınları katıldı. Tutuklu sanıklar Shaun Keady Swartz, Ali İstek Kalender, Selçuk Çiftlik ve Ömer Ardıç ise duruşmaya bağlı bulundukları cezaevinden Ses ve Manzaralı Bilişim Sistemleri (SEGBİS) üzerinden katıldı.
Duruşmaya, firari sanıklar, John H, Kenan Ö, Luis Q, Vınh Luu D L, Kevin James G, Kevin Joseph R. ve Wıllıam Keıth M. ise katılmadı.
Duruşmayı CHP Genel Lider Yardımcısı Deniz Yavuzyılmaz, CHP Erzincan Milletvekili Mustafa Sarıgül, Erzincan Baro Lideri Avukat Emre Bölükbaşı, Barolar Birliği ismine gözlemci ve sivil toplum örgütü temsilcileri de takip etti.
Kimlik tespitiyle başlayan duruşmada, kimi müşteki ve sanık avukatları, salonun fiziki kurallarının yetersizliği nedeniyle tarza ait itirazlarda bulundu, koşulların düzeltilmesini ve talimatla tabirleri alınan birtakım sanıkların salonda hazır edilmesini istedi. İtirazları kıymetlendiren mahkeme heyeti, kelam konusu celse için Ulusal Yargı Ağı Projesi (UYAP) ve SEGBİS sistemlerinin taşınmasının mümkün olmadığını belirterek, yargılanmanın sürüncemede kalmaması için taleplerin reddine oy birliğiyle karar verdi.
Ayrıca Erzincan ve İstanbul Barosu, Türkiye Maden Çalışanları Sendikası, Türkiye Barolar Birliği, Emek Partisi Genel Başkanı Seyit Aslan, CHP Bursa Milletvekili Orhan Sarıbal, CHP Trabzon milletvekili Sibel Suiçmez, CHP Genel Lider Yardımcısı Deniz Yavuzyılmaz (parti adına) davaya katılma talebinde bulundu.
“DAHA EVVEL BU TÜRLÜ BÜYÜKLÜKTE KAZA GÖRMEDİM, DUYMADIM”
İddianamenin okunmasının akabinde sanıkların savunmalarına geçildi. Tutuklu sanık Ronald Guılle, tercüman eşliğinde yaptığı savunmasında, ölen bireylerin ailelerine başsağlığı dileyerek, olay nedeniyle büyük hüzün duyduğunu söyledi. Kendisi hakkındaki suçlamaları kabul etmeyen ve rastgele bir sorumluluğunun bulunmadığını öne süren Guılle, şöyle konuştu:
“Kaza öncesi ve kaza anında üstüme düşen vazifesi ziyadesiyle yerine getirdiğimi belirtmek isterim. Anagold’da ‘başkan yardımcısı’ olarak vazife aldım. Misyonum müşahede yapmak ve rapor hazırlamak. 40 yıllık çalışma hayatımda daha evvel bu türlü bir operasyonda yer almadım. Madencilik alanında 40 yılı aşkın çalışmama karşın daha evvel ne Türkiye’de, ne de öteki yerde bu türlü büyüklükte kaza görmedim, duymadım. Benimle tıpkı müddette Cengiz D. çalışmaktaydı. Benim asıl misyonum, maden alanında olanları kendisine raporlamaktı.”
Guılle, sabah saatlerinde maden alanında oluşan çatlaklardan haberdar olduğunu anlatarak, “Sabah saat 10.00’daki rutin toplantımızda maden alanında oluşan çatlakları tartıştık ve ne üzere tedbirler alabileceğimizi yöneticilerimizle görüştük. Toplantının akabinde durumu birinci elden kıymetlendirmek üzere alana kadar gitmek üzere karar aldık. Fakat alana yaklaştığımızda bölgenin ağır barikatlarla kapatılmış olduğunu öğrendik. Oradaki amir geçmemize müsaade vermedi. Nihayet alana girdiğimizde küçük çatlaklar gözlemledik. Lakin sahayı daha geniş bir yükseklikten gözlemlemek için yüksek alana çıktım. Murat B.’ye istifleme süreci yapılmaması gerektiğini söyledim ve istifleme durdu.” dedi.
Söz konusu durumdan şirketin Amerika’daki yetkililerini haberdar ettiğini aktaran Guılle, “Benim vazifem gözlemleme ve rapor hazırlamaktı. Öte yandan 11.00’den sonra ofise döndüm ve derhal durumu Amerika’daki merkeze bildirerek vazifemi yaptım. Saat farkından ötürü mailime karşılık alamadım. Bundan yaklaşık 3 saat geçti ve bu olay meydana geldi. Durumun ciddiyetinin anlaşılması üzerine çalışanlar tahliye edildi, kurtarma çalışmaları başlatıldı ve ilgili kurumlara bilgi verildi.” diye konuştu.
Guılle, Anagold bünyesinde 28 aydan daha kısa bir mühlet çalıştığını ve günlük faaliyetlere dahilinin olmadığını argüman ederek, “Yalnız müşahede ve rapordan sorumlu olmama karşın olay günü bundan fazlasını yaparak çalışanların göçük altında kalmasına mahzur oldum. Olayın önemli olduğunu çalışmaların durdurulması gerektiğini ve solüsyon kesilmesini ben söyledim. Birlikte değerlendirdiğimde ne olay günü, ne de öncesinde hukuka ters davranışım bulunmamaktır. Hukuka ters hiçbir davranışım olmamasına karşın bir yıldan fazla müddettir tutuklu bulunmaktayım. Öncelikle tahliyemi ve beraatimi talep ediyorum.” tabirlerini kullandı.
MAHKEME SALONUNDA TARTIŞMA ÇIKTI
Davayı takip eden CHP Genel Lider Yardımcısı Deniz Yavuzyılmaz, sanık Guille’nin avukatı Murat Volkan Dülger’e, “Elini cebinden çıkar, istersen bir de sakız çiğne” tabirini kullandı.
Bunun üzerine, “Siz bana karışamazsınız, CMK’da elin cepten çıkması istikametinde bu türlü bir husus yok. Siz mahkemeye karışamazsınız, vekil olsanız da bu türlü bir hakkınız yok.” diyen avukat Dülger, daha sonra mahkeme liderine dönerek CHP’li Deniz’in sistemi bozduğu için salondan çıkarılmasını istedi. Bunun üzerine mahkeme başkanı 20 dakika ara verdi, akabinde duruşmaya devam edildi.
İDDİANAMEDEN
İliç Cumhuriyet Başsavcılığınca, Çöpler köyündeki maden alanında 13 Şubat 2024’te Adnan Keklik, Kenan Öz, Ramazan Çimen, Uğur Yıldız, Abdurrahman Şahin, Fahrettin Keklik, Mehmet Kazar, Şaban Yılmaz ve Hüseyin Kara’nın toprak altında kalarak hayatını kaybettiği, İsa Taşdelen ve İshak Demir’in yaralandığı toprak kaymasına ait tutuklu sanıklar Iaın Ronald Guılle, Shaun Keady Swartz, Ali İstek Kalender, Selçuk Çiftlik ve Ömer Ardıç ile 38 tutuksuz sanığın yer aldığı 69 sayfalık iddianame hazırlandı.
Toprak kaymasının meydana geldiği gün olay öncesi, olay anı ve sonrasında yaşanan gelişmeler, bu kazalar konusunda uzman ve literatüre hakim eksperlerden oluşan heyetin 23 Mayıs ve 7 Haziran tarihlerinde uzman raporlarını sundukları ve bu raporlar incelendiğinde 43 sanığa kusur verildiği, sanıklardan 12’sinin asli, 31’inin tali kusurlu oldukları belirtiliyor.
İddianamede, tüm sanıkların “Taksirle birden fazla kişinin vefatına ve yaralanmasına neden olmak” cürmünden 2 yıldan 15’er yıla kadar mahpus ve altın madenini o periyot işleten şirketin Kanadalı yöneticisi tutuklu sanık Iaın Ronald Guılle ile tutuksuz sanık Cengiz D. ile Kenan Ö. hakkında ayrıyeten “Çevreyi taksirle kirletmek” kabahatlerinden isimli para ya da toprak, su yahut havada kalıcı tesir bırakması halinde 2 aydan 1 yıla kadar mahpusla cezalandırılması talep ediliyor.
